24 Mayıs 2016 Salı

Christopher Paolini/Eragon Kitap Yorumu


-"genç olduğunu biliyordum ama biraz daha şey birini bekliyordum...Bilirsin işte. "
-"bu sözü daha önce de duymuştum. Benden daha fazla birini bekliyordunuz."

 BRISINGR! Evet yıllar önce bu sözler büyük yankı uyandırmıştı 2003 yılında oldukça normal bir kalemin mürekkebinden yazılan bu sihirli satırlar beni büyük bir Christopher Paolini okuyucusu haline getirmişti. Benim bu satırlarla tanışmam kitabın basımından 6 yıl kadar sonra da olsa Miras Döngüsünün diğer kitapları ve daha sonra kitabın beyaz perdeye aktarılmasına yetişmem için neyse ki hiç geç değildi.

bazı dostların yerleri doldurulamaz, şükür ki bazen buna gerekte kalmaz." 
Eragon bir nevi gerçek anlamda benim çocukluk aşkım olmuştu diyebilirim. Kitabı sadece ilk elime aldığımda safir ejderhanın derin bakışları dışında en çok kitabı okumamı sağlayan şey yazarın biyografisi olmuştu. Christopher Paolini, Eragon' u 15 yaşında liseden mezun olduğunda üniversiteye gitmek için hazır hissetmediğinde evde otururken yazmaya başlamış. Evet 15 yaşında! Bu kitabı okuduğumda 12 yaşında küçük bir kızdım ve yazarımın da benimde aynı yaşlarda kaleme aldığı bir eser oldukça fazla ilgimi çekmişti.




"korku olmazsa cesarette olmaz.  bir lideri yüreği için seçersin. büyü ejderhadan gelir, onu yöneten süvarinin içinden akar. "

Kitap benim için 700 değil sanki 7 sayfalık bir masal gibiydi ve o gece kitabımı alır almaz okumaya başladım, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kitabın son sayfasını çevirirken gözümden düşen damlalar son sayfayı çoktan ıslatmıştı bile!



"Bir parçası cesur üç parçası aptal."

Eragon gerçekten muhteşem bir kitap, ilk yıllarında Harry Potter'a rakip gösteriliyordu fakat itiraf etmeliyim ki kesinlikle çekilen filmiyle her şeyi batırdılar. Bu kadar güzel bir kitabın o kadar özensiz bir filmi nasıl olur hala anlamış değilim.

Kitabın ilk sayfasında hikayenin geçtiği medeniyetin bir haritası ve kitabın sonunda ise, Antik Dil, Cüce Dili, Urgal Dili sözlüğü bulunuyor.





Kitabın arka kapak tanıtım yazısı;

yoksul bir çiftçinin yeğeni olan Eragon, ormanda parlak bir tas bulur. o an bulduğu taş yüzünden adeta başına talih kuşu konduğuna inanır; çünkü bu sayede ailesinin bir çok ihtiyacını karşılayabilecektir. ama taş çatlayıp içinden bir ejderha yavrusu çıkınca insanlık tarihinden de eski bir mirasla karşı karşıya kaldığını anlar.


Bir gece içinde sıradan yaşamı altüst olan Eragon; kader, büyü ve benzeri görünmez güçlerin egemen olduğu bir dünyanın içine düşer. Artık kendisini bilinmezlerle dolu günler beklemektedir.

Eragon eski bir kılıç ve öyküler anlatan bir halk bilgesinin rehberliğinde, uçmayı öğrenen ejderhasıyla birlikte tehlikeli topraklardan geçip imparatorluğu gaddarca yöneten kralla savaşacaktır.



Beklemediği bir anda sıradan hayatı ansızın değişen Eragon, artık imparatorluğun kaderini değiştirecek güce sahiptir. Ama her şeye rağmen efsanevi Ejderha Süvarileri nin pelerinini giymeye hak kazanacak mıdır 


Nefes kesen bir macera ve bilinmezlerle dolu yaşam. İşte Eragon karşınızda! "






Yazarın bu kitabı 121 hafta en çok satanlar listesinde kalmış, elbette her kitaba gelebilecek kötü yorumlar gibi eleştirilerle de karşı karşıya kalmış. Yetersiz, başarısız bulan editörlerle karşılaşmış. Bence büyük bir haksızlık Eragon yıllardır benim en değerli kitaplarımın arasında rafta yerini korumaya devam ediyor!

Kitap puanım: 5/5




DEVEAM EDECEK...

Steve Jobs (ilham alınacak insanlar serisi1)

Steve Jobs…
"Dünyayı ancak onu değiştirebileceğini zannedecek kadar çılgın olanlar değiştirir."



İnsanların ilham aldığı ve girişimcilerin en çok özendiği isimlerden.Adının teknoloji dünyasına altın harflerle kazındığı bir gerçek. Apple’a kaybettiği gücü geri kazandıran, yenilikçi ürün ve fikirlerle insanları kendisine hayran bırakan, cep telefonlarına olan bakışı değiştiren ve diğer teknoloji şirketlerine öncülük ederek çoğu insanın hayranlığını kazanmış birisi o.

"Odaklan, basitleştir.Bir şeyi basitleştirmek, kompleksleştirmekten daha zordur.Fikirleri ve ürünleri sadeleştirmek çok fazla uğraş gerektirir."

Evet herkes gibi Steve Jobs’ta hayatında birçok sorun ve zorlukla karşılaşmış dahilerden.

”O zaman farkına varmamıştım 
ama Apple’dan kovulmak 
başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu.” 

diyerek, zorlukların kendisini yıldırmadığını açık açık dile getiren biri. Sanırım bu yüzden ne olursa olsun, başarıları onu öldükten sonra bile gündemde tutmaya yetiyor.Hala hakkında kitaplar yazılıyor, filmler çekiliyor.Sevenlerine bıraktığı mirasın en önemli parçalarından biri ise,  motivasyon kaynağı olan ilham verici sözleri.Bu yüzden; sevilen, nefret edilen ve nefret edildiği halde saygı duyulan Steve Jobs’ın, tecrübelerinden yararlanmak isteyen herkesin faydalanabileceği, ilham alınacak sözleri var.İster sevin ister sevmeyin, bu adamdan öğrenilecek çok şey var!

"Donanmaya katılmaktansa,
 korsan olmayı tercih ederim." 

"Yaratıcılık sadece var olanı birleştirmektir."

"Küçük başlayın büyük düşünün."

Hayatımızda yapacağımız her şey birer girişim ve bunun her anını doğru değerlendirmek sadece bizim ellerimizde. Sabredip doğru ve güçlü adımlarla sonunda mutlaka gerçek başarıyı elde edeceğiz. Yapmanız gereken en önemli şey 3N kuralımızı oluşturmak. Benim kendi 3N kuralım;

  • ne istediğinizi bilmek 
  • nasıl yapacağınızı çözmek ve 
  • ne olursa olsun doğru adımlarla ona oluşmak 

Hayat onu zorlaştıran insanlara zordur sadece bunu unutmayın!



DEVAM EDECEK...

22 Mayıs 2016 Pazar

İlk Kartpostalımı Aldım! Yurtdışından Kartpostal Almak!

Merrrrhabaa!

tembel tembel uyuduğum güzel bir günün sabahı annemin odama getirdiği kartpostalımla gözlerimi açmanın mutluluğunu yaşıyorum!





İlk kartpostalım Almanya'nın kuzeyinden geliyor.

Tabii ilk yaptığım hemen okuduktan sonra bir teşekkür maili atmak oldu. Kartpostalım bana yaklaşık iki buçuk hafta içinde ulaşmış. Kartımı yollayan kişi Almanya'da bahar gelse bile havanın ne kadar soğuk olduğundan bahsediyordu. Sanırım bizde henüz kararımızı mevsim konusunda verememişiz İstanbul'un bugün ne kadar soğuk ve yağışlı olduğuna bakacak olursak. 

Ne duruyorsunuz! Siz hala kartpostalınızı yollamadınız mııı?






DEVAM EDECEK...



Kartpostal Yolluyoruz! Dünyanın Dört Bir Yanına Kartpostal Yollamak!

Merrrrhaba!

Uzun süredir aklımda olan bir planı gerçekleştirmenin verdiği mutluluğu yaşıyorum. Bu yazıyı yazmak için yaklaşık 20 gün kadar tembellik yapmamı saymazsak elbet.



Blogumun ilk yazılarında da söylediğim gibi benim 25 den önce 25 listem var.... Evet evet aslında benim,

  • 20den önce 20
  • 25den önce 25
  • 30dan önce 30
  • 40dan önce 40
  • 50den önce 50

DİYE BİRÇOK DEVASA LİSTEM VAAARR.

Evet Aman Tanrım! dedirten cinsten. Ama bu konudan şikayetçi olduğumu söyleyemem. Geçtiğimiz günlerde aklımı çok fazla kurcalayan bir konu hakkında araştırma yapıyordum. KARTPOSTALLAR! 
İnsanlar dünyanın dört bir yanına hiç tanımadıkları kişilere kartpostallar yolluyorlar. Bilmediğiniz görmediğiniz hayatlara bir kartpostalla bile olsa dahil olabilme fikri bana çok güzel geliyordu ve araştırmaya başladım. Karşıma bir çok farklı yol, bir çok farklı site çıktı. Fakat en profesyonelce bu konuda aracılık yapan site olarak burayı buldum. 
postcrossing bir çok ülkeden binlerce üyesinin bulunduğu kartpostal yollama sitesi. Ben bu siteyi çok güvenli ve kullanışlı buldum açıkçası, kartpostal yollamak istediğiniz zaman size dünyanın herhangi rastgele bir ülkeden adres belirtiyor ve siz kartpostalınızı yolluyorsunuz. Bu kartpostal gönderme konusunda beğenmediğim tek durum posta kurumlarının yavaşlığı. Bir kartpostal Amerika'ya 20 günde gidiyor inanılır gibi değil.

Ancak tüm bunlara rağmen bu harika bir sistem Şuana kadar 4 kartpostalım adreslerine ulaştı.
  • Amerika
  • Almanya
  • Rusya
  • Netherland
5 kartpostalı aynı gün göndermiştim ve son olarak Taiwan'a yolladığım kart sanırım hala ulaşmadı. Kartpostallar ulaştığı zaman yolladığınız kişi size bir teşekkür maili atıp kartın ulaştığını belirtiyor. 
Ben 5 kartın 5ini de Atatürk kartı olarak seçtim ve gelecek cevapları büyük bir merakla beklemeye başladım. Amerika ve Almanya'dan aldığım dönüş mesajları gerçekten gurur vericiydi, en güzel kartlarından biri olduğunu söylediler ancak Rusya'dan aldığım dönüş mesajında " karttaki kişiyi tanımıyorum, bir yazar mı?" diye bir mail aldım. Evet çok üzücüydü ve mailine cevap vererek bu konuyu açıklığa kavuşturdum diyebiliriz... Şimdi sırada Taiwan var ve bakalım oradan nasıl dönüşler alacağız.






Bundan sonraki kartpostal maceralarıma da Atatürk kartlarıyla devam ediyor olacağım ve dünyanın bunu nasıl karşılayacağını hep birlikte gözlemlemeye devam edeceğiz.




DEVAM EDECEK...

19 Mayıs 2016 Perşembe

Kitaplarla ilk tanışma (Mürekkepli maceralarım 1)






1997 yılının karlı bir şubat ayı saat 12' yi tam 5 geçe dünyaya gözlerimi açtığım günden beri hayallerimle ve hayallerim için yaşıyorum. Şimdi sizde benim maceralarıma tanık olacaksınız. Kendi masalımı kendim yazdığım ve hiç bitirmemek üzere çıktığım bu yolda görüşmek üzere. Bu, bol mürekkepli bir macera ve kafanızda bolca soru işaretine neden olabilir.

Kitaplarla ilk tanışmammm...

  • ilk okul çağımda popüler olan romanlarla başladı diye anımsıyorum, bu benim için bir uyum sağlama dönemi olarak adlandırılabilir. 
  • Daha sonra bu romantik kurgulu romanların arasına ilerleyen yaş ile katılan bilim kurgular, gerilimler, polisiyeler ve maceralar için bir odaklanma dönemi diyebilirim. Kitaplara alışmış ve onlarla bir bütün olmuş küçük bir kız için hızlı bir ilerleyiş oldu bu dönem. 
  • Henüz orta okula yeni başladığımda Türkçe öğretmenim o dönem milli eğitimin düzenlediği okuma yarışmasında okul için seçilen takımda olmamı istemişti. Bu yarışma benim için kitaplar hakkında çok daha fazlası demekti. Elbette çevrem için önemle karşılanmamış hatta anlaşılmamıştı bile fakat küçük ve kitapları çok seven bir kız için ne demek olduğunu elbette bilemezlerdi. Bu yarışma bana Reşat Nuri'yi, Çalıkuşu'nu kattı her şeyden önce. Hayatıma en büyük katkıyı Reşat Nuri satırlarından girmişti o dönemde ve sonraki tüm hayatımda. 
Evet işte kitaplarla ilk tanışmamın özeti bu şekilde gelişti diyebiliriz çok fazla uzatmadan. 



DEVAMI GELECEK...

13 Mayıs 2016 Cuma

Mektup var!




Merrrhaba! Bloguma başlarken bu sabah kapımı çalan fakat anca okumaya fırsat bulduğum bu güzelliği paylaşmak istedim. 

Bundan yaklaşık bir ay kadar önce Van/Erciş'de bir ilkokulda 3.sınıf öğretmeninin yapmış olduğu bir paylaşımda, öğrencilerinin çoğunun Erciş'den başka bir yeri hiç görmediklerini ve onlarla bazı konuları işlerken zorluk yaşadığını ancak öğrencilerinin de ortak fikri olarak farklı şehirlerden mektup arkadaşları edinmek istediklerini gördüm. 
Başta çok heyecan verici bir durumdu ve olabildiğince çok kişiye mektup yazdırdım! bende yazdım tabii ve mektuplarımızı gönderdik aradan yaklaşık bir buçuk ay geçmişti ve ben sanırım cevap alamayacağım diye düşünürken bu sabah posta kutuma konan bu tatlı zarfı buldum. Cana yakın, temiz kalpli minik dostumla birbirimizin ilk mektup arkadaşıyız, benim için çok güzel bir başlangıç oldu ve aynı zamanda listemden bir madde daha çizmiş oldum. ilerleyen yazılarda 25den önce 25 listemi de sizinle paylaşacağım.